Bal, Polen, Arı Sütü, Balmumu Ve Propolis
BAL
Bal, arıların çiçek nektarlarını bitkilerin veya bitkiler üzerinde yaşayan bazı canlıların salgılarını topladıktan sonra kendine özgü maddeler karıştırarak değişikliğe uğratıp balpeteklerine depoladıkları tatlı madde olarak tanımlanabilir. Tanımından da anlaşılacağı gibi bal, saf ve doğal olmalıdır.
Balın Bileşimi (Kimyasal Yapısı)
Genel olarak balın yaklaşık %80’i değişik şekerlerden, %17’si sudan meydana gelir. Geri kalan %3’lük kısım başta enzimler olmak üzere diğer değerli maddelerden oluşur.
Balda; demir, bakır, potasyum, kalsiyum, magnezyum, fosfor, silisyum, alüminyum, krom, nikel ve kobalt gibi değerli mineraller vardır. Salgı balları mineral maddelerce daha zengindir. Bu özelliğinden dolayı tedavi amaçlı olarak ta kullanılırlar ve kristalize olmadıkları için tercih edilirler.Protein açısından balda 17 adet farklı amino asit belirlenmiştir.
Balın yapısındaki enzimlerin bir kısmı bitkilerden bir kısmı da arının salgı bezlerinden gelir. Enzimler balın en değerli maddeleridir. Doğal ve ısıtılmamış ballarda enzim miktarı yüksek olup bu ballar kaliteli ve çok değerlidir. Bal ısıtıldığı oranda enzim değerinde kayıplar olur.
Balın Özellikleri
Balın Rengi: Bitkisel orijine, depolanma süresine ve koşullarına göre açık renkten koyu kahverengine kadar değişim gösterir. Balın berraklığı ve şeffaflığı ise içindeki polen ve diğer maddelerin yoğunluğuna bağlıdır. Ayçiçeği ve narenciye balları açık sarı, kestane bakı kırmızımtırak, okaliptüs balı grimsi kahverengi ve çam balı koyu yeşilimsi ve kahverengidir.
Balın Viskozitesi: Balın bünyesi ya da akıcılığa karşı koyma özelliği de denilen viskozite, bal içindeki su oranı ile yakından ilgilidir. Koyu, yavaş akan bir balın viskozitesi yüksek, açık renkli ve gevşek bünyeli ballarda viskozite düşüktür
Balın Işığı Döndürme Özelliği: Balın polarize ışığı sağa ve sola döndürmesi balın kaynaklarına bağlıdır. Nektar balları ışığı sola, salgı balları ise sağa döndürmektedir. Sakkaroz denilen çay şekeri de ışığı sağa döndürür. Bu özellik sahte balın tanınmasına yardımcı olur.
Balın Higroskopik Özelliği: Bal higroskopik bir madde olup havadan nem absorbe etme özelliğine sahiptir. Balın havadan nem alması özel yapısına, şeker ve su içeriğine bağlıdır
Balın Kristalizasyonu: Balın kristalizasyonu; balda bulunan şekerlerin zamanla doyma noktasına ulaşarak dibe çökmesi olayıdır. Çiçek balları zamanla kristalize olur. Kristalize olan bal sahte veya hileli bal demek değildir. Kristalize olan ballar su banyosu içerisinde ısıtılarak kristalizasyon ortadan kaldırılabilir. Kristalizasyon balın su içeriği ile bünyesindeki früktoz ve glikoz şekerleri arasındaki oranla ilgilidir. Genellikle bal içindeki früktoz, glikozdan fazladır. Früktoz/Glikoz oranı büyüdükçe balın şekerlenme eğilimi azalır. Olgunlaşmamış bir balda glikoza göre daha fazla sakkaroz bulunduğu için şekerlenme yavaş olur. Su içeriği düşük olan ballar daha geç kristalize olurlar. Bu nedenle petekli ballarda kristalizasyon geç başlar veya hiç görülmez.
Balın Fermantasyonu: Balın mayalanması veya bozulması anlamına gelir. Su oranı yüksek olan ballarda şekere dayanıklı mayalar şekeri parçalayarak alkol ve karbondioksit oluşturur ve bal köpürür. Fermantasyonu önlemenin en önemli yolu balın olgunlaştıktan sonra hasat edilmesidir. Çünkü olgunlaşmış bal (sırlanmış) şeker konsantrasyonu yüksek, su oranı daha düşüktür.
Tat ve Koku: Balın tadı yapısındaki şekerlerin miktarı, türü ve birbirlerine oranı ile ilgilidir. Kokusu da alındığı kaynağa göre değişir. Bala uygulanan işlemler tadını ve kokusunu değiştirebilmektedir. Bu nedenle ısıtma, işleme, depolama gibi uygulamalarda balın kendine has tadı ve kokusunu bozacak yanlış işlemlerden kaçınmak gerekir.
Bal Hasadı ve Muhafazası: Arıların doğadaki çeşitli nektar kaynaklarından topladıkları nektardan elde edilen ve petek gözlerine konulan bal, başlangıçta alındığı kaynağa bağlı olarak yüksek miktarda su içerir. Arılar petek gözleri üzerinde kanat çırparak ve dışarıdan kovana hava pompalayarak, kovan içinde oluşturdukları hava akımı ile balın fazla suyunu uçurup olgunlaştırırlar. Böylece balın su oranı yaklaşık %17-18 civarına indirilip bal dolu petek gözleri balmumu ile kapatılır. Bu işleme “balın sırlanması’’ denir.
Arılar balını olgunlaştırdıkları petekleri çerçevenin üst çıtasından başlayıp aşağı doğru sırlarlar. Eğer ballı bir peteğin en az 2/3’de bal dolu gözler sırlanmışsa bu peteğin balı olgunlaşmış demektir. Hasada başlanabilir. Kovandaki bütün peteklerdeki balın olgunlaşmasını beklemeden balı olgunlaşan petekler kovandan alınmalıdır. Olgunlaşmış balların kovandan alınmasına bal hasadı adı verilir. Bal hasadı genellikle arıların yağmacılık eğilimlerinin az olduğu sabahın erken saatlerinde yapılır. Kovandan alınan ballı çerçeve taşıma sandığına konulur ve hemen üzeri bir örtü ile kapatılarak arılardan korunur. Bal hasadının en güç yanı arıları ballı peteklerden uzaklaştırmak ve yağmacılık çıkmasını önlemektir Ana arının ballıkta da olabileceği unutulmamalı, ona bir zarar vermemek için dikkatli olunmalıdır. Bal hasat edilen kovanda arılara yeterince kışlık bal bırakılmış olmalıdır. Bunu sağlamak için genellikle kuluçkalıktan bal hasadı yapılmamalıdır.
BALMUMU
Balmumu işçi arıların 12-18 günlük yaş dönemlerinde karın halkalarındaki mum salgı bezlerinden salgılanan bir maddedir. Rengi salgılandığı an beyazdır, sonra koyulaşır. Arılar petek gözlerini örmek için balmumu üretirler. Arılar 1 Kg balmumu üretebilmek için 6-10 Kg bal yemeleri gerekmektedir. Mum salgılayan arılar önce bal yerler, daha sonra 35oC de zincir şeklinde salkım oluşturarak mum salgılarlar.
Özellikle Afrika, Orta ve Güney Amerika da baldan daha önemli bir arı ürünüdür. Balmumu geleneksel olarak petek kırıntılarının sıcak su içinde eritilip yüzeyde toplanan mumun soğutulmasıyla elde edilebildiği gibi güneş enerjili mum eritme kapları da kullanılır.
Balmumu büyük oranda temel petek yapımında ve kozmetik sanayinde kullanılmaktadır. Ayrıca mum sanayinde, parlatıcı boya ve cila yapımında, dişçilik gibi alanlarda da kullanım alanı bulmaktadır. Burada çok önemli bir hususa da değinmek gerekir. Temel petek yapımında kullanılacak balmumunun 110oC’de 12 saat süreyle sterilize edilmesi gerekmektedir. Balmumu %100 saf olmalı, parafin, serezin, reçine ve iç yağı gibi yabancı maddeler içermemelidir.
Balmumunun renginin açık olması istenir. Balmumu 42 saat güneşte bırakılırsa rengi açılır. Ülkemiz açısından arıcılıktan baldan sonra 2. ekonomik arı ürünüdür. Kıbrıs arısının petek örme yeteneği yüksektir.
POLEN
Polen çiçekli bitkilerin anterlerinde oluşan ve döllenmede rol olan erkek üreme birimidir. Polen 6 - 200 mikron çapında değişik renklerde, şekillerde ve yapıdadır. Polen protein, vitamin, mineral madde ve enzimler bakımından çok zengin bir besin maddesidir. Arılar kovanın protein ihtiyacını karşılamak,yavruları beslemek için polen toplarlar ve bunları kovana taşıyarak petek gözlerinde depolarlar.
Polenin Bileşimi
Polenin bileşiminde yaklaşık olarak %10 su, %20 ham protein, %28-35 karbonhidratlar, %3-4 kül ve flavonoidler, karotenoidler, vitaminler(C,E,B kompleksi), mineraller, tüm serbest amino asitler, nukleik asit ve nukleositler, enzimler(100den fazla) ve büyütme faktörleri bulunur.
Polen Üretimi ve Muhafazası
Polen, polen tuzakları kullanılarak toplanmaktadır. Arının taşıdığı polen çeşitli tuzaklardan geçerken tuzak haznesinde birikir. Biriken polenler 1-2 gün aralıklarla boşaltılıp 40 C yi geçmeyen sıcaklıkta kurutma dolaplarında kurutulup su oranı %7-8 e düşürülür. Daha sonra eleklerden geçirilip temizlenen polen hava almayacak şekilde ambalajlanıp soğuk ortamda saklanır. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki polen toplamanın koloni performansı üzerinde önemli bir olumsuz etkisi yoktur.
• Kurutulmamış polen, oda sıcaklığında bir kaç gün içinde tüm besleyici değerlerini kaybetmektedir.
• Derin dondurucuda taze polen 1 yıla kadar saklanabilir .
• Kurutulmuş polen oda sıcaklığında bir kaç ay, buz dolabında 1 yıl, buzlukta birkaç yıl saklanabilir.
• Polen güneş ışığı almayacak kavanozlarda, kuru ve karanlık odalarda saklanmalıdır.
ARI SÜTÜ
Arı sütü 6-12 günlük işçi arıların ana arıyı ve genç larvaları beslemek için yutak üstü salgı bezlerinden salgıladıkları beyaz krem renginde ve tereyağı kıvamında protein, vitamin, mineral maddeler ve iz elementler bakımından oldukça.zengin bir besin maddesidir.
Arı Sütünün Bileşimi
Arı sütü bileşim itibariyle oldukça karmaşık bir yapıya sahiptir. Yaklaşık yarısından fazlası su ,protein, yağ, şeker, mikro elementler , enzimler, hormonlar, vitaminler, çeşitli yağ asitleri ,10-HDA ve daha birçok maddeye ek olarak %3 dolayında henüz belirlenemeyen maddeler bulunmaktadır. Etkileri bilinen fakat belirlenemeyen bu maddeler arı sütünün olağanüstü etkilerini meydana getirmektedir.
Minimum Maksimum
Su 57% 70%
Proteinler 17% 45%
Sekerler 18% 52%
Lipitler 3.5% 19%
Mineraller 2 % 3%
10-hydroxy-2-decanoic acid velO-hydroxydecanoic acid
Aynı genotipik karakterli döllü yumurtalardan çıkan larvalar,kendilerine verilen arı sütünün nitelik ve niceliğine bağlı olarak anatomik ve fizyolojik bakımından birbirinden tamamen farklı iki ayrı birey olabilmektedir. Bu farklı besleme sonucu ana arı hastalıklara karşı direnç kazanmakta, günde kendi ağırlığının iki katı kadar yumurta üretebilmekte ve yıllarca yaşayabilmektedir. İki bireyin bu denli farklılaşması yalnızca arı sütünün olağanüstü gücünden meydana gelmekte ve yalnızca bu yönü bile arı sütünü tüketen bir insanın neler kazanabileceğini göstermektedir.
Arı sütü üretimi ,ana üretimi ile yakından ilgilidir. Ana arı üretiminde bahsedildiği gibi yapılan transferlerden 2-3 gün sonra yüksük (hücre) içinde bulunan larvalar atılıp geriye kalan arı sütü ağaç kaşıkçıkla veya vakum yaparak, renkli şişelere alınır. Çünkü arı sütü havadan,ışıktan,ısıdan, rutubetten ve birçok dış etkiden kolayca etkilenip bozulabilir. Saf arı sütü –5 0C’de, arı sütü mamulleri ise 5-10 0C’den serin ve kuru yerlerde saklanmalıdır. Arı sütü 1/4 oranında bala katılarak bal içinde daha uzun bir süre saklanabilir.
Arı sütü üretimi ve tüketimi fazla olan ülkelerde (Japonya, Çin, ABD ve bir çok Avrupa ülkesi) toz haline getirilmiş bozulmadan çok uzun süre saklanabilen tablet veya kapsül halinde de satılmaktadır. Her gün yüz binlerce insan besleyici ve bünyeyi güçlendirici bu doğal ilaçları kullanmaktadır.
Arı Sütünün Tüketilmesi ve Faydaları
Arı sütü bal ile tüketilebileceği gibi saf olarak sabahları aç karnına, kahvaltıdan en az yarım saat önce ve dil altından eğilimi yoluyla tüketilmesinin daha doğru bir yaklaşım olduğu ortaya konulmuştur. Normal şartlara ortalama doz yetişkinler için 0,5gr hastalık ve rahatsızlık hallerinde 1gr olarak önerilmektedir. Çocuklarda ise yaşa ve doktor tavsiyesine göre yetişkinler için belirtilen dozun yarısı ile ¼'i önerilir. Piyasada bal-polen-arı sütü karışımları bulunmaktadır. Bu tür karışımların, 1kg bal, 30-50gr arı sütü ile 100-150gr polen şeklinde olması tavsiye edilir.
Arı Sütü'nün Etkileri
Arı sütü ağız yoluyla alındığında;
• Stimulant - Fiziksel performansı artırıcı, hafızayı güçlendirici,
• Zeka açıcı, kendine güveni artırıcı etkileri,
• Genel olarak sağlıkta ve metabolizmada düzelme,
• İştah artırıcı,
• Doku ve cildi yenileyici, güzelleştirici,
• Cinsel sağlıkta iyileşme,
• Viral hastalıklara karşı direnç artışı,
• Tansiyonu düzenleme,
• Kansızlığı (anemi) giderme,
• Damar tıkanıklarına karşı olumlu etki,
• Kolestrolü düzenleme etkisi görülmektedir.
Arı Sütünün Topikal Olarak Kullanımı
• Deriyi gerdirme, yenileme ve canlılık
• Epitel hücrelerini geliştirme ve uyarma
• Kırışıklığı giderme
• Derinin yağ sekresyonunu düzenleme
• Antibiyotik aktivite Escherichia coli, Salmonella, Proteus, Bacillus subtilis ve Staphylococcus aureus. Micrococcus pyrogens karşı penisilinin etkisinin %25’ini göstermiştir.
Arı Sütünün Etkili Olduğu Rahatsızlıklar
• Akne (Sivilce)
• Dermatit (isilik)
• Sedef hastalığı
• Fluid retention (Su toplaması)
• Alerjiler
• Anjin
• Astım
• Bronşit
• Soğuk algınlığı (isteksizlik, iştahsızlık)
• Arteriosclerosis (Damar sertliği)
• Siyatik (Eklem yangısı, Romatizma)
• Anemi (kansızlık)
• İlaç düzensizliği
• Böbrek rahatsızlıkları
• Yüksek ve düşük tansiyon
• İnce bağırsak ülseri
• Gastroenterit (Bağırsak yolları iltihabı)
• Hepatit (Karaciğer iltihabı)
• Yüksek ve düşük şeker hastalığı
• Adet sancıları
• Adet öncesi depresyon
• Doğum ve doğum öncesi depresyon
• Hamilelik sabah yorgunluğu
• Menopoz
• Yüksek aktiflik
• Impotence (İktidarsızlık)
• Stres
• Depresyon
• Stroke (travma, darbe)
• Egzama
Arı sütünün olağanüstü faydaları dünya bilim adamlarınca onaylanmıştır. Arı sütünün dünyadaki tüm besinlerden, bitkilerden, ilaçlardan, gıdalardan, vitaminlerden, otlardan vs. ayıran en büyük özelliği; her yaş insan vücudunda tepeden tırnağa vücuttaki bütün hücreleri yeniler, besler, onarır, tamir eder, geliştirir, metabolizma dengesi kurar, tüm hastalıkları yok eder, doğal, işlenmemiş vitamin verir, yaşlanma hızını keser, beyin-beden-direnç gücünü yüksek oranda arttırır. En önemli unsur ise arı sütünün extra kalitede, tahlilinden olumlu sonuç alınmış, %100 saf, bilimsel sistemde üretilen ve dozajına uygun kullanılan arı sütü olmasıdır.
PROPOLİS
Propolis, arıların bitki filiz ve tomurcuklarından toplayarak, kovan iç yüzeyini kapladığı, çatlak ve kırıkları kapattığı, kovan içerisine giren yabancı maddeleri zararsız hale getirdiği, petek gözlerinin ana arı yumurtlamadan önce temizlediği, antibakteriyal, antiviral, antifungal, antioksidan, antiparazitik özelliklere sahip yapışkan ve reçinemsi bir maddedir. Arılar bu bitkilerden topladığı reçinemsi maddeyi arka ayaklarında kovana taşırlar. Balmumu ve bazı sindirim salgıları ile karıştırarak kovan içinde kullanırlar. Arının arka bacağında taşıdığı propolis kovanda ancak diğer arıların yardımı ile boşaltılabilir. Arılar propolisi kovanda dip tahtası, çerçeve kenarları, örtü bezi ve giriş deliği arkasında biriktirirler. Propolisin yoğun olarak toplandığı bitki çeşitleri, bölgeye ve mevsime göre değişmektedir. Bal arıları için çam, kavak, huş, at kestanesi, söğüt, kızılağaç, köknar, karaağaç, dişbudak ,meşe, keçiboynuzu önemli propolis kaynağı bitkilerdir.Arılar çevreden propolis toplayamadığı zaman çeşitli boya, asfalt ve mineral yağları içeren maddeleri propolis gibi kullanmak amacıyla toplamak zorunda kalırlar. Bu toplama davranışı içerisine sokulması propolisin farmakolojik kullanımını tehdit etmektedir.Modern arı yetiştiriciliğinde propolis toplama eğilimi yüksek arı ırklarıyla çalışmak arıcının çalışma koşullarını ve bal hasadını zorlaştırmakta, petekli balın değerini düşürmektedir. Ancak propolisin tıp, veteriner hekimlik, dişçilik kozmetik ve bitkisel üretim alanlarında insanlara son derece yararlı yönleri ortaya konulduktan sonra bazı ülkelerde propolis üretimi son derece önem kazanmıştır.
Propolisin Fiziksel Özellikleri
• Renk: Bitki türüne bağlı olarak renk sarıdan koyu kahveye kadar değişir.
• Propolis 60-70 derece de sıvı, 15-25 C de mum kıvamında, 25-45 C de yumuşak ve yapışkan, 15 C altında ise katı kırılgandır.
• Propolis etanol, glycol ve suda belirli oranlarda çözünür.
• Anti bakteriyal komponentler genellikle alkol ve suda çözülürler. % 70’lik alkolde erimiş çözelti olarak tıp alanında kullanılmaktadır.
• Propolis saf katı, sıvı, tablet, sprey, pomat, propolisli sabun, propolisli şeker vb. gibi birçok şekil ve formulasyonlarda pazarlanmaktadır.
Propolisin Yapısı ve Bileşimi
Propolis örneklerinde bitkisel kaynağa bağlı olarak 150-200 bileşik veya kimyasal madde saptanmıştır. Bunlardan bazıları:
1. Flavonlar ve flavonoidler
2. Terpenler ve terpenoidler
3. Aromatik asit ve esterleri
4. Alifatik asit ve esterleri
5. Amino asitler
6. Alkoller
7. Aldehitler
8. Kalkonlar
9. Ketonlar
10. Hidrokarbonlar